YAZI | GECEYE DAİR
Gecenin binbir resminden hangi tuvale çizilmiş ve kim tarafından bilinmez belli belirsiz evreleri yokluyorum. Kayıp mahzenlerin çıkılmaz koynunda kendimi buluyorum.Işıksız günlerin tüm eşiklerinden geçip ibretle çeki düzen veren anları soluyorum. Gecenin savaşında mağlupken gündüzün gözünde kalabalık,zifiriye meftun yalnızlık çekiyorum.
Hayra yoran da şerre yoran da bir fikir sahibi bende.Bense gerçek ışığı yol tutmuş bir yadigar peşinde.Yasını tutacak şeyler peşimde.
Zaman geçiyor ve buzdağı eriyor.Tutunulacaklar tutunandan kaçıyor.Sancılı bekleyenler ,endişeliler, öfkeliler...Ansızın eline verilecek satırları kovalarken adanmışlık yerine dadanmışlık zehrine kaşığı banan herkes meydanda.
Bir kez daha sırayı bekleyen bekleyene.Takvimine yeni rövanşlar ekleyen ekleyene. Bazıları ne sıcak soğuk iklimlerin manzarasına bakan zamanüstü gayesinde ve bulma çilesinde.
Akıbetini kovalayacak gölgeler ve elleri başkasınının elinde kuklalar,serap sunan kodamanlar, yön tayininden suçlu kelepçeli ellerlerinden kaçanlar...
Bütün gece kargaşaya yeni siftahlar sunuyor tüm taraflarıyla.Her gelenin gideni boğduğu, her ölenin yenisiyle doğduğu anlara gebe bir ıssız;Geçmişinden yadigar bir mirasın hem neşe hem kahrına mahpus ,rayına girmemiş istikametlerde yabancı yeni yolculuklara mahsus.
Kavruk yürekler de korkak intihar magandaları da. Aynı çarkın dişlisinde öğütüldükçe potalar ezilmiyor.Kimbilir yarının şafağında kimler yok. Kimbilir bu gece 100 günlük aç yüz günlük tok.Nerede bir kimle kendinden geçiyor?
Yorumlar
Yorum Gönder